15 Mart 2013 Cuma

OYUN ATÖLYESİ ''PANDALARIN HİKAYESİ''




pandaların hikayesi"nin bir vaha gibi durduğunu söyleyebilirim.
özünde yine acı içeren bir hikayeyi şiirsel, sakin ve yumuşak bir tonda anlatan; kahramanın kaybolmuşluğuna rağmen seyirciye (kişisel olarak bana) mutluluk enjekte eden bir oyun oldu "...pandaların hikayesi"; adeta ilaç gibi, terapi gibi geldi; nefes aldığımı hissettim! 






oyundaki hiç bir şey gerçek değil sanki; bir yandan da herşey tanıdık ve gündelik.
"... pandaların hikayesi" yüzeyde; bir adam'ın bir kadın'la karşılaşmasını ve onunla dokuz gün geçirmesini konu ediyor. derinde ise; hayatı, evreni, insanı ve aşkı küçük harflerle anlatıyor.. 

iki kişilik oyunda kadın ile adam ebru özkan ve caner cindoruk tarafından canlandırılıyorlar. ikisi de abartısız, doğal oyunculukları, dingin halleri, insanın içini rahatlatan yumuşacık ses tonlarıyla, içerden hayat veriyorlar kadın ile adam'a.






bengi günay'ın soyut sahne tasarımı basit ve gösterişsiz ancak oldukça titiz ve nüanslı.
irfan varlı'nın ışık tasarımı, tolga çebi'nin müziği, mertcan mertbilek ile hande öztürk'ün animasyonları yönetmen kemal aydoğan'ın sade yorumuna başarıyla hizmet ediyorlar; çok katmanlı metnin yanısıra, aydoğan'ın rejisi bütün bu öğelerin yardımıyla bir çok farklı yoruma kapı aralıyor. 

simgeleri (kapı, elma, kuş, rakkamlar, çalar saat ...) bu kadar dozunda kullanan; sahne üstünde bu kadar şiirsel imgeler yaratan; sessizliği, karanlığı ve boşluğu bu kadar yetkin ve etkili bir şekilde tiyatralleşirebilen herhalde çok az oyun var sahnelerimizde.
tavsiye ederim..






OYUNUN SONUNDAKİ SİBEVİZYON SÜPERDİ :)



9 Mart 2013 Cumartesi

İSTAMBUL DEVLET TİYATROLARI ''KURBAN''

Oyunun başına rahat ev hali bi kadın aşkım aşkım burdan anlarız ki bu aşk farklı biraz.Dekor da bulunan kapıdan girmeye kalkan birini diğer bi kişinin bıçaklayarak öldürüp eve girip adamı dolaba sakladığını görürüz.Adam tamircinin şapkasını ve çantasını alarak ev sahibi bayana kendisini tamirci olarak tanıtır ve gerilim başlar.Adan tamirden anlamadığının farkına varıldığında cüzdanını bulduğunu ve onu kendisine vermesi için geldiğini söyleyerek kadının cüzdanını verirken adamda aniden bi değişim olur.Kadına seni seviyorum aşığım sana gibi sözcükler söyler ve kadın şaşırmıştır.Adam ısrar eder soyun der en sonunda silahını çıkarır ve kadına sahip olur.Kadına can alıcı soruar sorar kacan kim,biraz önce konuşduğun aşkın kim,kadını bunlarla tehtit eder.Kocasınını tanıdığı birinci perdenin sonunda meydana çıkar.Adam akıl hastanesinde yatan kocası tarafından defalarca işgençe gören bi akıl hastasıdır.


İkinci perde de koca gelir kadın sandalye ye elleri ve ayakları bağlı bi şekilde oturur durumdadır.Koca girer hastayı gördüğüne şaşırmaz kasadan parasını çıkarır ve adama verir,sonra konuşmaya başlarlar.Burda anlaşılır ki doktor hastasına karısının dostunun kim olduğunu öğrenmesini ve eve gittiğinde karısının sana nasıl tepki vereceğini ölçmeye ve bunun sonundada özgürlüğüne kavuşacağını belirtir.Hesap etmediği şeyler vardır bu adam uzun süredir akıl hastanesinde yatan ve uzun süre bi kadınla başbaşa kalmamıştır.


    Karısına tecavüz eder ve bunu adama ilkte söylemez.Doktor silahını doldurur yüzleşirler.Karısının ağzını açtığında işlerin öyle olmadığını anladığında hastasına doğruldur silahını.

Konuşmalar konuşmalar konuşmalar ve anlaşılırki burda sadece bi tane kurban yoktur.En sonunda hasta kadına bıçağı sokar ve kadını öldürür.Doktor bu duruma dayanamaz ve tuvalete gider.Hasta eve girerken öldürdüğü tamirci yerine kadını koyar ve tamirciyi sırtlayıp arabasının bagajına koyar doktorun.Doktor hastası çıkınca hemen polisi arar ve bi ihbarda bulunacağını söyleyerek aranan ruh hastası karımı öldürdü ve benide bayıtdı arabasının plakasını verir ve endişeli bi biçimde oturur.


    Dolapdan kanlar içinde karısı çıkar ve kaçmak ister ama kapıyı açtığında karşısında hastası vardır ve kalbi dayanamaz ve kalp krizinden ölür.Anlarız ki kadın deliyi sevdiğine ikna etmiş ve kocasının buna dayanamayacağını bilerek ona bu oyunu oynamışlardır ve tahminleri doğru çıkar koca ölür.Kadınla adam   konuşurlar buluşacaklarını ve onu çok sevdiklerini birbirlerine söylerler.Adam çıkar ve kadın telefona sarılır bi ihbarda bulunacağım evet deli buradaydı ama kocamın kalbi dayanamadı kocamın bütün söyledikleri doğrudur hemen yakalayın der ve kadın şehvetini kullanıp kazanmıştır yine.Yanın da kocasının cesedi ve bi daha telefona sarılır ve aşkım lafı yine söylenir aradığı dostdudur ve kocasının cenazesine gelmesini söyler ve oyun bu oyunda kimin kurban olduğunun cevabını oyunun sonunda veriri birden fazla kurban vardır oyunda.

     Şunuda eklemek isteyeceğim oyun beyoğlu küçük sahneeydi oyuna 6 tl verdik yalnız bi çikulatada kantininde 2 tl bilginiz olsun SANAT 3 TANE ÇİKULATA EDİYO BU ÇİKULATALARI YAVAŞ YAVAŞ YİYİN VE TİYATRONUN BİTMESİNE İZİN VERMEYİN.


Yazan: Mario Fratti
Çeviren: Özcan Özer
Yöneten: Saydam Yeniay
Dekor Tasarımı: Işın Mumcu
Kostüm Tasarımı: Medine Yavuz Almaç
Işık Tasarımı: Ayhan Güldağları
Müzik: Nurettin Özşuca
Yönetmen Yardımcıları: Senem Cevher, Funda Eskioğlu
Oyuncular:
Diana: Şebnem Dokurel Topçuoğlu
Kirk: Aydın Şentürk
Warren: Erdoğan Aydemir
Tamirci: Nurullah Kalkan

13 Ocak 2013 Pazar

MEHMET ALİ PAŞA(KARLFRİEDRİCH) NAZIM HİKMET VE KIZ KULESİ

Bir Kız Kulesi Öyküsü; 1827 Yılında Almanya'nın BrandenburgKentinde Karl Adında Bir Çocuk Dünyaya Gelir. Ludwig Karl Friedrich Detroit )

Babası müzik öğretmeni olan Karl, aile içinde baş gösteren huzursuzluklardan dolayı bir Fransız yetimhanesine gönderilir.
Daha sonra gemilerde miço olarak çalışır. Hamburg'tan kalkan bir gemiyle İstanbul'a giderken henüz 12 yaşındadır.
Gemi İstanbul'a geldiğinde denize atlayan Karl, yüzerek Kız Kulesi'ne kaçar.
Kendisini kurtaran Kız Kulesi'nin bekçisine gemiye geri dönmek istemediğini söyler.
İki ülke arasında küçük bir politik sorun yaşanır.
Ama Osmanlı sadrazamı Ali Paşa sorunu çözer ve Karl'ı korumasına alır.
Karl Mehmet Ali adını alır. Mehmet Ali, Kırım, Bosna ve Karadağ savaşlarından sonra 2. Abdülhamit döneminde paşa unvanını alır.

Mehmet Ali Paşa, 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması'nda Osmanlı'yı temsil eden üç kişiden biri olur VE DÖNÜŞ YOLUN DA KATLEDİLİR...             
                     


 

Almanca, Fransızca, Yunanca, Farsça ve Arapça dillerinde şiirler yazan Mehme ALİ 
Paşa'nın dört kızı olur.

Paşa'nın Leyla adındaki kızının da bir kızı olur; Celile.  
Celile bir erkek çocuk doğurur. Nazım: yani bizim Şair Nâzım Hikmet.!


KIZ KULESİ OLMASAYDI O GÜZEL ŞİİRLERİNDEN O TATI ALAMAYACAKTIK .
  
    111 .YAŞ GÜNÜN KUTLU OLSUN NAZIM HİKMET

9 Ocak 2013 Çarşamba

SUNAY AKIN


Kış adamı öyküsü bi İskandinav öyküsü olan kış adamı 400 yıl önce Almanya kırmızı beyaz renkleri ordan geliyo.İskandinav öyküsünde yeşildir kültür edebiyat ve edebi kahraman çoçukların yolunu gözlediği hediyeler dağıttığı ve bizim şu anda bildiğimiz noel baba burdan geliyo.O videoyu bulamadım gecen sene ana sınıfın birinde gösterimizde ben nuyel babayım huhahaaaaa:)
        Berlin kütüphansinden içeri girerken tavanda yazan şiir sorgula ve sorgula dedirdiyo.
Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim .Kitabta karalların adı yazar,yoksa sırtında kayaları taşıyan krallarmıydı.Ne oldu dersin duvarcılar Çin Seddi bitince.İçerde bilgi kitab var ast olan sensin bu
kütüphaneye gelen okuyan insan sen olmasan bu bilgiler ne işe yarayacak?O bilgileri hemen kabul etme sorgula sorular sor yık onları ki,insanları daha güzel geleceğe taşıyasın.

  Dışardaki duvarları yıkmak kolay,önemli olan içerdeki duvarı yıkabilmek.
Ane gibi yar,Bağdat gibi diyar olmaz.Ane uçurumun adı.Bilgiye gerçeğe ulaşmak istiyorsan yürüdüğün yol düz değil uçurumlarla,kayalarla yakılan ateşlerle doludur.

 Japonya da kişi başına 24 kitap,Almanya da 16,Fransa da 14,Yunanistan da 10 kitap kişi başına .Türkiye dek 1 kitaba düşen kişi sayısı 6.

   Sadece bir millet cebinde kütübhane resmi taşıyo.20 TL üzerindeki Efes antik kenti fotoğrafı.Ne kadar entellektüel bir millet cebinde kütübhane resmi taşıyo vay vay .
Tam karşısın ki bina ise genel ev.Kitab okumaya yönlendirmek sorun ta o zamalardan geliyo bu topraklarda ki cehalet kütübhane açtın da gelen yok.Ne yapalım ne yapalım .Karşıya bi genel ev açalım adres sormaya gelenler bile bize yeter la.Mecburiyetden kitap okuyolar ama aklı başka yerde,ve şu kelime üzgünüm ama KİTAP GİBİ KARI cümlesi burdan geliyo.



   3 şey bir kent için önemlidir.Kanalisazyon,hamam,kütüphane.Kanalizasyon da kirler,hamam da derilerimizi,Kütüphane de ruhlarımızı aydınlatacağız.FATİH SULTAN MEHMET.


Değirmenci Alman kralının karşısında.Kral sat bana şu değirmeni verdiğim paralarla Almanya da en güzel yerin de bir çok değirmenci kurarsın.Değirmenci satmam.Anlayamadım.Satmam,bu değirmen bana babamdan kaldı onada babasından kalmış bende oğluma devredeceğim.Unutma ki Kralla konuşuyosun.Asıl sen unutma ki Berlin de hakimler var.Kral da olsa ADALETDEN üstün değildir.Adaletten üstün hiç bi değer yoktur.BERLİN DE ADALET VAR,YA BİZDE?



                                                       BERLİN DE HAKİMLER VAR